2 Temmuz 1993’te yaşanan Sivas Katliamı, babasını aldı ondan.
Babası Metin Altıok.
Şair.
Öğretmen.
İnsan.
O gün, Metin Altıok’la birlikte Madımak Oteli’nde yanıp giden bir çocuk vardı. Koray Kaya.
12 yaşındaydı.
Tombul yanaklarından sağlık fışkırıyordu.
Yemek yemeyi seviyordu. “Az ye, yoksa kızlar seni beğenmez,” diyordu ablaları.
Bir de bisiklete binmeyi seviyordu. Büyüdüğünde ‘vitesli’ alacaktı.
Katliam yapıldığında 25 yaşındaydı Zeynep.
Koray’ın ablası olacak yaşta.
Koray’ı elinden tutup gezdirecek, onun dertlerini dinleyecek, büyüme sancılarına ortak olacak bir abla. Koray üniversiteye gideceği zaman, tercihlerini tartışacağı, karar vermesine yardımcı olacak bir abla. İlk aşkını anlatacağı, mahcup bir ifadeyle tavsiyeler alacağı bir abla.
Olmadı. Olamazdı.
Sadece Türkiye tarihinin değil, bütün insanlık tarihinin en lanet sayfalarından birinde yaktılar onları. Yakanları, yakan zihniyeti alkışlayanları, sonra da aklayıp paklayıp sırtlarını sıvazlayanları biliyoruz. Katili biliyoruz.
İşte Zeynep, yıllardır o katillerin, o katillere alkış tutanların peşinde. Sadece babasını kaybetmiş bir çocuk değil o. İnsanlığa dair bir davanın hamalı. Yükleni hepimizin derdini, taşıyor.
Artık bir milletvekili Zeynep Altıok. Mücadelesine meclis çatısı altında -politikanın nasıl kirli bir oyun olduğunu bilerek- devam edecek.
Dün Madımak Katliamını unutmadığını -unutmadığımızı- haykıran bir tişörtle gelmiş meclise. Oradaki iktidar meraklıların kafasına kakmak için değil, adalet isteyenlerin unutmadığını haykırmak için.
O fotoğrafa bakarken Koray’ı düşündüm. Yaşasaydı, yaşayabilseydi Zeynep Ablasının mücadelesine vereceği desteği düşündüm.
Zeynep… Yanındayız.
Koray… Merak etme, ablanı yalnız bırakmayacağız.
Unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız.